"Biz acil servislerde savaş alanında çalışıyoruz"

22 Kasım 2021, Pazartesi 11:51

     


ADÜ Acil Tıp Anabilimdalı Dr. Öğr. Üyesi Selçuk Eren Çanakçı, tvDEN'de Gazeteci Emin Aydın'ın hazırlayıp sunduğu "Emin Aydın'la Baş Başa" programının konuğu oldu. Çanakçı, "Biz acil servislerde savaş alanında çalışıyoruz" dedi.

(FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYIN)

"DAHA ÇOK PRATİK EĞİTİM BİZİM İÇİN ÖNEMLİ"

Çanakçı, "Göz uzmanı göz, nefroloji uzmanı böbrekle ilgileniyor herkes branşlaşmış. Bizde öyle bir şey yok. Biz de tüm branşların, tüm acil ve hayatı tehdit edebilen, insanların zarar görebileceği durumları ön tanıları koyup tedavi etmemiz gerekli o yüzden bizim kitaplarımız ağır, yoğun. Her bölümü içeren müfredatımız da çok yoğun bir branş. Tabi ki daha çok pratik eğitim bizim için önemli. Kitaplardan okursunuz acilde neler gelebilir diye ama bir de acili yaşamak gerekiyor, anlamak için o havayı solumak gerekiyor. Asıl pişme işi bizim acil servislerde eğitimimiz acil servisin kendi içinde oluyor" dedi.

"BİLGİYİ NEREDEN NASIL ALACAĞIMIZI UNUTTUK TOPLUM OLARAK"

Çanakçı, "Bilgiyi nereden nasıl alacağımızı unuttuk toplum olarak.Nereye danışılır, kime sorulur bunu bilmiyoruz. Covid aşısı olmalı mıyım diye acil servislere başvuru var. Bizim şöyle bir verimiz var, 2013 ve 2015 yıllarında ülkelerde nüfusa göre acil servis başvuru oranları. Bunlar inanılmaz sayıda rakamlar. Amerika'da 320 milyonu, acil servise 120 milyonu gidiyor yüzde kırkı. İngiltere'de 50 milyonun 20 milyonu yani yüzde kırkı giderken bizde 2013'te 76 milyonda 92 milyon kişi gidiyor. Tabi bu veriler şu anda elimizde 2017 ve 2019 yok ama burada da 2015'teki durumdan da yüzde yüz kırk kadar bir başvuru var. Hiçbir dünyanın hiçbir yerinde toplam nüfusunu geçen bir acil servis başvurusu yok." ifadesini kullandı.

"DOKTORUN VAKTİ ÇOK KISITLI"

Çanakçı, "Bizim triaj dediğimiz sistem var. Halsizlik şikayetiyle gelen yeşil alan, göğüs ağrısı, kalp krizi olabilecek bir hasta veya felç geçiren ya da şüphesi olan bir hasta sarı alan, bir de solunum ve kalp ritminde veya kalbin fonksiyonlarında bir sıkıntı olan yani çok kritik hastalarımızda kırmızı alanda değerlendiririz. Böylelikle alanlarda personelimiz doktorumuz bu alana ne geldi, nasıl uygulayacağız, ne kadar yoğun takip etmemiz lazım, alet gereçler ve yaklaşım her şey değişiyor. Acil servisteki hekimler olarak hızlı çalışırız. Sarı ve kırmızı alanlardaki hastalar çok beklemez acil servislerimizde. Yeşil de aralık ocak şubat aylarında bekleme durumu olabiliyor çünkü yoğun bir talep oluyor, sadece gripler 250 kişi. Acil servis uzmanının veya acil servis çalışanlarının beklentisi kalabalıkların azalması. Çünkü bize bir hasta geliyor mide kanaması, felç geçiren hasta, trafik kazası, silahla yaralanma hepsi bize geliyor ama bu sırada nasıl diyeyim halsizlik şikayetiyle gelen, 6 ay önceki şikayetiyle gelen, uykusuzlukla gelen hastalar doktorun vaktini alıyor. Doktorun vakti çok kısıtlı. Doktorun hastaya vakti bazı merkezlerde 1-2 dakikadır. Ben Kütahya'da çalışırken 480 dakikada 350 hasta bakıyordum. 1 ile 2 dakika arasında bir hastayı değerlendirmem, şikayetini dinlemem, muayene etmem , tedavisi düzenlemem, reçete yazmam ve tavsiyelerde bulunmam 1 dakika. Çünkü bekleyen çok , başka hekim yok hızlanmalıyım" dedi.

"24 SAAT ÇALIŞMAK ÇOK ZORDUR"

Çanakçı, "Acil servisin yoğunluğu, sağlık sektöründe çalışanlarının yaşadığı zorluklar anlatılmaya çalışılıyor ama biz veri olarak bize yansıyana bakıyoruz. Bizim sorunumuz çok kalabalıklık. Çözüm önerileri de acil servis için uygun mekan, yeterli ve eğitimli personelin olması. Özellikle birinci basamak sağlık hizmetlerimiz, aile sağlığı merkezlerimiz aktif olarak bu yükün bir kısmını yani nezle grip hastalarımız aile sağlığı merkezlerine daha çok gitmeleri bize trafik kazası gelsin, kalp krizi gelsin, mide kanaması gelsin, felç gelsin, ameliyatlık hastalar gelsin ama bu yeşil alan hastaları sağlık sisteminde diğer merkezleri tercih edebilir. 24 saat çalışmak çok zordur ideal de değildir ama tabi ki iyileştirilebilir, sayıları arttırılabilir, mesai kaydırılabilir." dedi.

"BİZ ACİL SERVİSLERDE SAVAŞ ALANINDA ÇALIŞIYORUZ"

Çanakçı, "Biz acil servislerde savaş alanında çalışıyoruz. Özveriyle ve yoğun çalışıyoruz. Bir şiddet eğilimiyle karşılaştığımı zaman bizim moral, motivasyon, meslek aşkımız köreliyor. Bir kaç kez beni başka hasta yakınları kurtardı korudu. Ben o nöbette şiddet yaşadıysam nöbet kesiliyor, sağlık hizmeti kısa sürede olsa sekteye uğruyor. Acil serviste şiddet yaşamama diye bir şey yok. 2015 yılında 2014 yılına dair bir çalışma yapılmış. Yüzde kırk yedisi sağlık personelinin şiddete maruz kalmış. 2013 yılında 1300 sağlık çalışanında yapılan bir araştırmada hayatı boyunca sağlık çalışanının yüzde seksen yedisi en az 1 kere şiddete maruz kalıyor. Ben çok toleranslı bir insanım. Kolay kolay duygusal açıdan yıpranmayabilirim ama şöyle bir örnek vereyim. Siz bir evlat yetiştirdiniz Tıp Fakültesine gitti, hekimlik aşkıyla yanıyor bir serviste çalışmaya başladı ve şiddetle karşılaştı. Siz anne baba olarak ne düşünürsünüz? Kişi kendisini düşünür, ben ne yaptım der morali bozulur. Biz sağlık çalışanlarına ve acil servis çalışanlarına sürekli destek motivasyon vermeye çalışıyoruz. En az hayatları boyunca 1 kez şiddete maruz kalıyorlar" ifadesini kullandı.

"HERKESİN BİR ZAAFI VARDIR BENİM DE ÇOCUKLAR"

Çanakçı, "Biz +18 yetişkin hastalara bakıyoruz deneyimimiz o yönde. Çocuklar bizi üzebiliyor. Yani çocuklarımıza bebeklerimize olan hadiseler aklımda hepsi kazılıdır. Bu 9 sene içinde çocuk veya bebeğe kötü bir şey olduysa bunların hepsinin tansiyonundan tutun, ne zaman geldiğine, nasıl geldiğine tüm olaylar akılda kayıtlı kalıyor. Herkesin bir zaafı vardır benim de çocuklar. Onlar çok üzüyor yaralıyor onlara bir şey olmasın istiyoruz" dedi. (ELİF DUMANOGLU) 







 
Son Eklenen Haberler