/>

SON DAKİKA

''En büyük sorunumuz uygulama kısmında''

2 Temmuz 2021, Cuma 09:11

     


Gıda Mühendisi Doktor Fatih Bakırcı, Baş Başa programının konuğu oldu.

(FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYIN)

Gıda Mühendisi Doktor Fatih Bakırcı, tvDEN ekranlarında hafta içi her akşam izleyiciyle buluşan Gazeteci Emin Aydın'ın hazırlayıp sunduğu ''Emin Aydın'la Baş Başa'' programının konuğu oldu. Bakırcı, gıda güvenliği ve sağlığı hakkında değerlendirmelerde bulundu.

‘’BİRİMLER ARASINDAKİ İŞ BÖLÜMÜ, YOĞUNLUK OLDUKÇA FAZLA’’

Bakırcı, ‘’Çatıda işin metodolojisinde önce işi düzeltmek lazım. Nedir o, halk sağlığı ve güvenliği bir çok konunun üzerinde gelir. Bu birimi yöneten kişilerin bağımsız ve sadece halk sağlığı ve gıda güvenliğiyle ilgili konularda faaliyet göstermesi lazım. Ne demeye çalışıyorum? Geçtiğimiz programda da söylemiştik Tarım Bakanlığı yeri geliyor üreticiyi yeri geliyor çiftçiyi yeri geliyor tüketicinin hakkını korumaya çalışıyor. Bunların hepsi aynı yerde durmaz. Dolayısıyla halk sağlığı ve güvenliğinden sorumlu olan bir Bilim Kurulu’nun bir üst kurulun Tarım Bakanlığı’ndan ayrı belki Cumhurbaşkanlığı’na bağlı ve sadece işi halk sağlığı ve gıda güvenliği olan bir birim olarak faaliyet göstermesinin doğru bir yaklaşım olacağını düşünüyorum çünkü bu şekliyle yıllardır devam ediyoruz ve yürümüyor bu iş. Yani tabi birimler arasındaki iş bölümü, yoğunluk oldukça fazla. Tarım ve Orman Bakanlığı bir ara adı Gıda ve Tarım Bakanlığıydı ki bence en doğrusu buydu. Ben Gıda ve Tarım Bakanlığı olmasını destekliyorum. Tabi bu bizim kararlarımız veya desteğimizin çok üzerinde. Meclis tarafından kararları verilen, bütçeleri oluşturulan bir konu ama bana kalırsa Gıda ve Tarım Bakanlığı daha doğru bir yaklaşımdı. Gıda ve Tarım Bakanlığı’nın eski adıyla şimdiki adıyla Tarım ve Orman Bakanlığı’nın üretimle tüketimle ilgilenmesi gerekir. Halk sağlığı ile ilgilenen birimin de bu birimden ayrılarak benim tercihim benim önerim direkt bağımsız bir kurul olarak Cumhurbaşkanlığı’na bağlı çalışmasının işleri daha iyi hale getireceğini, denetimlerin ve halk sağlığının daha güvenli hale geleceğini düşünüyorum’’ dedi.

‘’EN BÜYÜK SORUNUMUZ UYGULAMA KISMINDA’’

Gazeteci Emin Aydın’ın, böyle bir kurul oluşturuldu diyelim neleri yapmaması gerekir o kurulun sorusuna Bakırcı, ‘’Popülizmden yani insanların hoşuna gidecek sadece güzel görünsün diye bir şey yapmak değil gerçekten halk sağlığı ve gıda güvenliği adına doğruları yapmak gerekir. Bu bilim bu üst kurulun akademinin üniversitelerin çok değerli hocalarından, sektörün çok değerli duayenlerinden işte süt sektörüyse sütle ilgili kendini ispat etmiş büyük işletmeler, onların genel müdürlerinden, Bakanlığımızın hem halk sağlığı biriminde çalışan değerli memurlarından hem de laboratuvarda çalışan toplanan piyasalardaki numunelerin analizlerini yapan ve aslında gıdada nelerin olup nelerin olmadığını bizzat yerinde analizlerle gören çok değerli memur arkadaşlarımızdan oluşan bir kurulla, üst bir kurulla önce bu üst yapının kurulması lazım. Bu üst yapı gıda güveliği, gıda mevzuatını yani gıda kanununu eksikleriyle beraber baştan ele alması lazım yani işin kanun tarafında da bir takım eksikliklerimiz var. Kanun yazmak hatta kanun kopyalamak onu bizim ülkemize uyarlı hale getirmek noktasında yapılanlar güzel diye düşünüyorum ama en büyük sorunumuz uygulama kısmında. Kanun yapıp işte bir gıda işletmesini şu kadar tondan fazla su kullanan işte şu kadar üretim yapan bir işletmeyi yılda bir denetlemek gerekir yazmak değil işin asli kısmı. Gerçekten o yazılanı yani o kanunu uygulamak ve yerine getirmek, sahada uygulanır hale getirmek en önemlisi. Bizim burada çok ciddi eksikliklerimiz var. Evet mevzuat tarafında yapılması gerekenler var ve yapılıyor. Aslında daha çok da oraya konsantre olunuyor ama daha çok sahaya konsantre olmak, sahada olmanın doğru olduğunu olması gerektiğini düşünüyorum. Şöyle örnek vereyim bu konuya. Biz Türkiye’ye giren ve Türkiye’den çıkan yani ithal ve ihraç edilen gıda ham maddesi ürünlerini uluslararası mevzuatlar gereği analiz ediyoruz yani bu bizim için zorunluluk. İnsanın aklına bir an şöyle geliyor, ya biz ihraç ettiğimiz incirin yapıyoruz yani Almanın, İtalyanın, İspanyolun, Hollandalının masasına giden, forasına giren bir inciri önemsiyoruz ihracatta analiz yapıp uygun olmayan ürünleri ayırıyoruz uygun ürünleri gönderiyoruz da biz kendi tükettiğimiz kendi insanımız için sahada, markette, pazarda satılan ürünü acaba bu kadar önemsiyor muyuz. Acaba bu konu bizim ülkemizin 1 numaralı gündemi mi?’’ Yanıtını verdi.

‘’KONTROL EDEMEDİLER VE DEĞİŞTİRDİLER’’

Hizmet sektöründe oluşturduğumuz yüksek kaliteyi gıda ürünlerinde de sağlamamız gerektiğini belirten Bakırcı, ‘’Zamanın birinde mevzuatta şöyle bir şey vardı köfte. Köfte neyden oluşur, içine hindi eti de girer, tavuk eti de girer, dana eti de girer. Bunu kontrol edemediler ve değiştirdiler. Dediler ki, artık mevzuatta köfte dana etinden yapılan işte hindi ve bunun adına örneğin köftenin içerisine hindi katmışsa bunun adına tağşiş dediler aslında hindi eti katılmış köfte kötü bir şey değil yani bizi zehirlemez sağlıklı olduğu sürece ama tağşiş kandırmacaya aldatmacaya girer. Gerçekten merak ediyorum her şeye dahil konseptinde ki bunu da anlıyor değilim yani niye bu kadar ucuza satıyoruz. Niye her şey dahil 20 euroya geliyor kalıyor da ben gittiğimde 1500 euroya kalıyorum bunu anlamıyorum. Oradaki o konseptin içerisinde yer alan gıda maddeleri yani 20 euroya, 40 euroya eğer uluslararası bir acenta şirketinden almışsa rakamlar bunlar. Bakalım piyasaya şartlara. Bir alman pasaportlu Türk vatandaşı Almanya ya da İngiltere üzerinden tatilini organize ettiğinde günlüğünü belki 50 euroya mal ediyor ama ben gittiğimde Türk müşteri 120 eurodan aşağı kalamıyorum. Mesele buradaki veya orada turizmi tartışmak değil ama onun içerisinde yer alan gıda ürünlerini gündeme taşımaya çalışıyoruz’’ ifadesini kullandı.

''AYDIN İLİ SINIRLARI İÇERİSİNDE KAÇ TANE SÜT İŞLETMECİSİ SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ ÜRETEN İŞLETME VAR?'

Bakırcı,’’ Şöyle bir şey söyleyeyim ve mesajımı bu şekilde vermiş olayım. Şimdi bir gıda işletmesinin örneğin bir süt tesisinin açılması için mevzuatta yapılması gereken şeyler var. İşte açılış ruhsatı, kuruluş ruhsatı, çalışma izni gibi ve aslında mevzuatımız gereği de o peynir üreticisi işletmenin kendi elde ettiği ürünleri analiz edebilecek laboratuvarının ve laboratuvar personelinin olması lazım. Çok basit bir soru soruyorum. Aydın bölgesinde, Aydın ili sınırları içerisinde kaç tane süt işletmecisi süt ve süt ürünleri üreten işletme var? Bu işletmelerinin kaç tanesinin laboratuvarı var? Bu işletmelerden kaç tanesi ürettiği ürünlerin mevzuatta olan tüm analizlerini yapabiliyor? Normalde ben bir işletme kursam ürettiğim ürünün analizini ben yapmak isterim ve mevzuatta yazan o analizlerin tamamını yapmam gerekir. Peynirde peynir, kaşarsa kaşar, sütse süt. Analizlerinin hepsini yapabilmem lazım’’ dedi.

‘’KEFİR SAĞLIKLI BİR ÜRÜN’’

Gazeteci Emin Aydın’ın, bizim insanımız doktor tavsiyelerini seviyor. Piyasadaki kefirler gerçekten doktorların tavsiye ettiği gibi sağlıklı ürünler mi sorusuna Bakırcı, ‘’Kefir probiyotik prebiyotik ürünler grubuna giren bir ürün. İçerisinde yararlı mikroorganizmalar var. Onun içerisinde o ürünün bir de raf ömrü var yani bugün üretildi atıyorum 15 gün ya da 21 gün. Probiyotik yoğurtlar var, probiyotik kefirler var. Probiyotik yazmasalar da biz kefir ürünlerinin böyle olduğunu biliyoruz. O ürünün içerisinde hem etiket tebliğine göre raf ömrü süresince belli miktarda yararlı mikroorganizmayı bulundurması lazım yani atıyorum beş çarpı on üzeri beş kadar yani beş milyon kadar yararlı mikroorganizma olacak. Onun için raf ömrü 15 ya da 21 gün belirlenmiş. Ben diyorum ki, çok uzağa gitmeyelim gidelim 2 3 tane marketten bu konuda Adnan Menderes Üniversitesi Gıda Mühendisliği bölümündeki bir hocam onun bir öğrencisi proje yapsın mesela. Biz de destek olalım. Buradan çağrıda bulunuyorum. Öğrenci gitsin Aydın’da yerel ve ulusal marketlerden kefir ürünlerini toplasın. Biz bu kefir ürünlerinin son beş gününde analizini yapalım. Bakalım içerisinde kaç tane yararlı mikroorganizma var, var mı yok mu. Bunu yapmak kamunun, Tarım Bakanlığımızın görevi değil mi? Yapılıyor mu? Kefirle ilgili bana bir tane böyle yapılmış bir çalışma göstersinler. Kefir inanılmaz sağlıklı bir ürün buradan tüm seyircilerimize sesleniyorum eğer her akşam yatmadan önce bir bardak kefir içerseniz hem bağırsak floranız düzelir hem çok rahat bir uyku uyursunuz’’ yanıtını verdi. (ELİF DUMANOĞLU) 







 
Son Eklenen Haberler