/>

SON DAKİKA

"İlimizin ismi Efe Aydın olabilirdi"

7 Eylül 2020, Pazartesi 17:11

     


Aydın Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölümü Öğretim Görevlisi Mutlu Adak, tvDEN'de yayınlanan Emin Aydın'la Baş Başa programının konuğu oldu. Adak, "Maraş nasıl Kahraman ismini aldıysa, Aydın da Efe ismini almalıydı" dedi.

Kendisini tanıtan Mutlu Adak, "ADÜ'de öğretim görevlisiyim. Memleketim Konya. Atalarımızın bir kısmı da Aydın'dan. Karakeçili yörüklerinden. Konya'ya göç etmişler" dedi. "Aydın işgalinin 98. yıl dönümünü kutluyoruz" diyen Adak, "Heredot'un da ifade ettiği gibi Gökyüzünün altındaki en güzel yeryüzü. Bizler Türkler olarak ilk Çakabey'le yerleşmeye başlamışız. Ama ilk olarak Menteşeoğulları ve Aydınoğulları 1282'lerden itibaren bölgeyi kesin olarak Türk hakimiyetine alıyor. 1243'de Kösedağ Savaşı var. Moğollar bu savaşla birlikte Selçuklular üzerinde hakimiyet kurduğu süreçte Anadolu'da hakimiyet zayıflıyor. 1309'de ilimize ismini veren Aydınoğlu Mehmet Bey ilk defa Aydın'ı ele geçirecek. Aydın bu beyliğin önemli merkezlerinden birisi olacak. Bu bölgede Osmanlılılar Yıldırım Beyazıt'la beraber Anadolu'da beylikleri teker teker ele geçirerek birliği sağlamayı hedefliyor. 1390'lardan itibaren Aydınoğulları da Osmanlı beyliği hakimiyetine girecek. Ankara'nın Çubuk ovasında 1402'de Timur'la mücadele sonucunda bu bölge tekrar Timurluların kontrolünde beyliklere verilecek. Aydınoğulları'ndan Cüneyt Bey bölgeyi kontrol edecek. Kesin olarak 1426'da 2. Murat zamanında bölge yeniden Osmanlı hakimiyetine girecek. En az 700 yıllık bir Türk vatanının bir parçasıdır Aydın. Bu bölgede 1. Dünya Savaşı'ndan sonra 27 Mayıs 1919'da Yunan işgaline uğruyor Aydın. 28-30 Haziran 1919'da 2-3 günlük bir mücadele sonrasında kurtarılacak ama tekrar 3 gün sonra Temmuz ayında yaklaşık 3 yıl Yunan işgali altında kalacak Aydın" dedi.

"GİZLİ ANLAŞMALAR YAPILMIŞ"

Adak, "İtilaf devletleri İngiltere, Fransa, Rusya ve İtalya savaş bitmeden gizli anlaşmalarla toprakları paylaşmışlardı. Londra Anlaşması, Saint Jean de Maurienne Anlaşması ile Batı Anadolu ve Güney Akdeniz bölgesi İtalyanlara verilmiş. Tabi bizim Rusya'da devrim olduktan sonra 1917'de Çarlık Rusya yıkılıp Komünist Rusya kurulduğunda gizli anlaşmalardan haberimiz oluyor. Ama İngiliz diplomasisi burada boğazları ve Ege Bölgesi'ni kontrol edecek güçlü bir İtalya istemiyor. Savaşın sonlarına doğru İzmir ve çevresini Yunanlılara teklif ederek savaşa katacak. İtalyan'ın bundan dolayı İngiltere'ye bir kızgınlığı var. Paris Barış Konferansı'nda Yunanistan Başbakanı Elefterios Venizelos'un da tarihleriyle bu bölge Yunanlılara verilecek. Bunu İtalyan kabullenemiyor. İlk olarak Antalya, daha sonra Marmaris ve Fethiye'ye haber vermeden asker çıkaracak. Kuşadası, Selçuk ve Söke İtalyanlar tarafından işgal edilecek. 14 Mayıs'ta Kuşadası ve Selçuk, 18 Mayıs'ta da Söke İtalyanlar tarafından işgal edilecek. Nisan 1922'ye kadar burası İtalyanların kontrolünde kalacak. 3-4 ay kadar İtalyanların çekilmesinden sonra Eylül 1922'ye kadar Yunanlıların işgali altında kalacak. O sırada da bir takım zulümler yaşanacak" dedi.

"İTALYANLAR DAHA ILIMLI"

İtalyanların daha ılımlı olduğunu söyleyen Adak, "Halkın tepkisiz kalması için Şehzade Abdurrahim başkanlığında Anadolu'ya heyetler gönderilecek Balıkesir, İzmir, Aydın ve Konya taraflarına. İzmir'in işgali sırasında da bu heyet İstanbul'a geri dönecek. Burada Kuva-yi Milliye, Zeybekler ve Efeler'den önce 15 Mayıs 1919'da İzmir'in işgali bölgenin Milli Mücadele'de dönüm noktalarından biri. O dönemde ordunun terhisinden dolayı güçlü birliğimiz yok. Sadece 57. Tümen var. Başında da Milli Mücadeleyi destekleyen Albay Şefik Aker var. Aydın'da, Söke'de, Muğla'da taburu, Antalya'da alayı var. Burada Milne hattı var. Aydın'ın bir kısmı Milne hattı ve İtalyanların bu politikası sayesinde Yunanlıların zulmünden kurtuluyor. Milne hattı Ağustos 1919'da General Milne tarafından oluşturulmuş bir sanal çizgidir. Öncesinde Amiral Bristol raporu var. Bu bölgede Yunanlılar inanılmaz zulümlerde bulunuyor. Bu zulümlerden bölgedeki bir çok kişi Osmanlı Hükümetine ve Paris Barış Konferansı'na telgraflar çekiyor. Amiral Bristol başkanlığında bir heyet bölgeye geliyor. Aydın, Çine ve Nazilli bölgelerini dolaşıyor. Buradaki Yunan zulmünü raporluyorlar. Yunanlıların yaptığı katliamları dünyaya duyuran ilk resmi belgedir Bristol raporu. Bunun sonrasında Türk ve Yunanlıları birbirinden ayıran Milne hattı oluşturuluyor. Menderes'in altı İtalyanların, üstü Yunanlıların oluyor. Selçuk, Söke ve Kuşadası bölgesi İtalyanlarda kalıyor. Söke, Çine, Bozdoğan ve Karacasu gibi Menderes'in güneyi daha emin ellerde. Bu yüzden bir çok Aydınlı işgal sırasında Söke'den, Germencik, Koçarlı ve Karpuzlu taraflarına doğru göç edecek. Çünkü İtalyanlar farklı bir politika izliyor. İtalyanlar, Türklere sağlık hizmetlerinde bulunuyorlar. Yunanlıların kaybetmesini istiyorlar. Yörük Ali Efe, Çine Yağçılariçi'nde ilk Kuva-yi Milliye'nin çekirdeğini oluşturuyor. Bu bölge İtalyan hakimiyeti altında. İtalyanlar bunlara göz yumuyor" dedi.

"TÜRKLER ESİR OLMAKTANSA ÖLMEYİ YEĞLER"

Zeybek ve Efe kavramından bahseden Adak, "Zeybeklik aslında Selçuklular zamanına kadar iniyor. Akıncı birlikler bunlar. Bu bölgede İslamiyetin yayılmasında önemli etken olmuş. Özellikle 17. yüzyılda bunların Osmanlı devletine karşı bir takım faaliyetlerini görüyoruz. Anadolu'da bir takım isyanlar çıkıyor. Devlet otoritesine girmeyen bu zeybek grubu kontrol edilemiyor. Zenginden haraç alarak, dağlara çıkarak geçimlerini sürdürüyorlar. Efe terimi ise ilk Aydın'da ortaya çıkıyor. Yiğit anlamındadır. Zulme karşı dik duran insanları ifade ediyor. Bunları savaşa iten en büyük etken vatan sevgisi. Yörük Ali Efe başkanlığında ilk Aydın'daki Kuva-yi Milliye kuruluyor. O çekirdek kadrodan birisi Asaf Gökbel. Kadın efelerimiz de var. Mücadele etmişler. Tarih Türkleri hür olarak yani Özgür olarak tanımlamış. Çünkü biz Türkler esir olmaktansa ölmeyi yeğlemiş bir milletiz" dedi.

"BİNLERCE KİŞİ KATLEDİLDİ"

Aydın'da binlerce kişinin katledildiğini söyleyen Adak, "İzmir işgal edildi. İzmir'den Tire ve Ödemiş'e doğru Yunan birlikleri yavaş yavaş ilerliyor. Buraları işgal ediyorlar. İzmir'den kaçan halk, Yunanlıların zulmünü anlatıyorlar. Bunları duyduktan sonra işgalin kabul edilmesi isteniyor. 15-16 Mayıslarda bugünkü 7 Eylül okulunun olduğu yerde bir protesto mitingi düzenleniyor. Ancak taşkınlık çıkar diye mitinge karşı çıkıyorlar ve miting sönük geçiyor. Bunu gören Albay Şefik Aker, kurtuluşu Efeler'de görüyor. Yörük Ali Efe ile irtibata geçiyor. Diğer Zeybekler ile de irtibata geçiyor. Kuva-yi Milliye'nin çekirdeğini kuracak. İşgal Ramazan ayının arefesinde gerçekleşiyor. Aydın'da 80-90 bin civarında Müslüman nüfus var. 9 bin civarında Rum nüfus var. 3-4 civarında Yahudi var. Toplam köyleriyle 190 bin nüfusa sahip Aydın o dönemde. Bu nüfus 11 bine düşüyor. İnsanlar artık hayatını kurtarmak için göç ediyor. Yunanlılar çeşitli zulümlerde bulunuyor. Herkese saldırıyor. Bunlar çevrede duyulunca Kuva-yi Milliye'nin oluşturulmasına hız veriliyor. Yörük Ali Efe'nin ilk ismini Malgaç baskınında duyuyoruz. 16 Haziran 1919 tarihinde gerçekleşiyor. 60-70 kişilik bir çete dinamit ele geçiriyor. Köprüler havaya uçuruluyor. Milli Mücadele'deki en önemli etken baskınlar. Yunan birliklerini baskınlarla zayıflatıyoruz. Aydın'ın batı tarafında Erbeyli baskını oluyor. 21 Haziran 1919'da baskın oluyor" diye konuştu.

"YUNANLILAR KATLİAM YAPTI"

Adak, "Yunanlılar 25 Haziran 1919'dan itibaren bir duyum aldıklarını ifade ediyor. 7 bin civarında silah var, Türkler ayaklanacak diye. Silahları teslim edeceksiniz diye bildiri yayınlıyorlar. Rumlara bilgi gidiyor. Türk fesi takmayacaksınız diye. Rumları vurmak istemiyorlar. Yapacakları bir gece baskınında Türklerin ayrılmasını istiyorlar. O sırada bir vagon gaz yağı geliyor. Su kanalları da parçalanıyor. Yangın çıkarsa söndürülmemesini hedefliyorlar. 26 Haziran'da Yörük Ali Efe bir haber alıyor bunların olacağını. Yunan yönetimindeki Aydın kaymakamına haber gönderiyor kan akacak diye. Dikkate almıyorlar. 28 Haziran 1919'da Çine tarafında Menderes Köprüsü'nde Türk birliklerine saldırıyorlar. Tepecik, Çeştepe gibi Aydın'ı kontrol eden önemli tepeler var. Buraları ele geçiriyoruz. Buralardan yavaş yavaş Yunan birliklerini geriye atıyoruz. Fazla başarılı olamıyoruz. Güçlü bir savunma var. Bu sırada yangını başlatıyorlar. Hem minarelere hem de köşelere yerleştirmiş Yunanlılar. O yangına tanıklık edenlerden birisi de Binbaşı Nuri. Şöyle diyor, "Korkunç yangın haneme yaklaştığında civar komşulardan toplanmış olan 25 nüfus ile komşu bir haneye geçtik. Ben sivil elbise giymiştim. Güneşin batışından sonra 11 kadar Yunanlılar haneyi soyuyor. Kızları götürmek istediler. Katliama başladılar. Çocukları valideleriyle kestiler." Bu olaylar Aydın'ın her mahallesinde Kuva-yi Milliye'ye katılımı artıracak. Cuma Mahallesi'nde 585 haneden 35'i kurtarılabildi. Galip Hoca ismiyle Celal Bayar da bu dönemde Kuva-yi Milliye ile birlikte Aydın savaşına katılacak" dedi.

"DÜZENLİ ORDULAR 1920'DE KURULUYOR"

"Efe kültüründe 'aman' dileyene el kalkmaz" diyen Adak, "Bu Yunan zulmü olurken Türk Efesi bunu yapmadı. Amaçlarının Hürriyet ve vatanlarının bağımsızlıklarını istediklerini gösterdiler. Kısa bir süre sonra Aydın kurtarılıyor, Yunan daha kuvvetli ordularla geliyor yeniden işgal ediyor. Türkler geri çekiliyor. Çine tarafında Türk birliği kurulamıyor, Köşk tarafına geçiliyor. Umurlu'da saldırı düzenleniyor ama güçlü Yunanlılar püskürtüyor. Aydın tekrar işgal edilince Haziran, Temmuz ve Ağustos 1919'de kongreler oluyor. Ankara hükümeti kurulacak. Mustafa Kemal'in önderliğinde milli mücadele başlayacak. Aydın'da da bu sıralarda 1922'ye kadar fazla bir gelişme olmuyor. Milne hattını aşmadan Yunanlılarla mücadele olmayacak. Milne hattını Yunanlılar aşarak işgali genişletecek. Çünkü 1922'de Sevr taslağı hazırlanacak. Osmanlı'nın kabul etmesi istenecek. Etmezse Yunan birliklerinin ilerleyeceği bildiriliyor. Osmanlı kabul ediyor ama Ankara hükümeti bunu tanımıyor. Sevr'i biz kabul etmeyince Sarayköy'e kadar gelecek Yunan kuvvetleri. Milli kuvvetlerin düzenli orduya geçiş süreci var. Düzenli ordulara karşı Kuva-yi Milliye'nin yapabileceği bir şey yok. Komuta birliği yok. Emir komuta olmadığı için yağmalamalar başlıyor. Albay Şefik ve Celal Bayar bunları engelleyemiyor. Bu olumsuz şeyler orduya geçişin önemli göstergesidir. Düzenli ordular Ocak 1920'de kuruluyor. Demirci Mehmet Efe, Çerkez Ethem ile irtibata geçiyor. Devlete karşı güvensizlikleri var. Ankara hükümetini tanımayanlar iç isyan çıkarıyor. Demirci Mehmet Efe, Konya'da çıkan isyanın bastırılmasında önemli rol üstleniyor. Demirci Mehmet Efe güvensizlikten dolayı orduya katılmıyor. Yörük Ali Efe ise devletin yanında yer alıyor. 30 Ağustos Meydan Muhaberesiyle bu bölgenin tamamen düşman işgalinden kurtarılması var. Türk birlikleri zafer kazandıkça en son 18 Eylül'de Yunan birlikleri denize dökülüyor. Bu bölge bağımsızlığını kazanıyor. Aydın'da 7 Eylül'de düşman işgalinden kurtarılıyor. 98. yıldönümündeyiz" dedi.

"MARAŞ NASIL KAHRAMAN İSMİNİ ALDIYSA

AYDIN DA EFE İSMİNİ ALMALIYDI"

Adak, "Burada zulüm yaşayan Anadolu insanı 7 Eylül 1922'den sonra yurda dönmeye başlıyor. Aydınlıların mücadelesi takdire şayan. Maraş'a verilen Kahraman ismi gibi Aydın'a da Efe ismi verilebilirdi. Efe Aydın ismiyle anılabilirdi. Şimdilerde Efeler Belediyesi var ama. Aydın da Efe Aydın ismini hak ediyor. Koçarlı'da ilginç bir hikaye var. Koçarlı'ya göçmenler katılıyor. Koçarlı bir nahiye. Koçarlı Nahiye Müdürlüğü bir meclis kuruyor. Meclis bağımsız olduklarını ilan ediyorlar ve hükümet kuruluyorlar. Bunun da araştırılması gerekiyor" diye konuştu.

Adak son olarak, "Yenipazar'da bulunan Yörük Ali Efe'nin kabrini, Köşk'te bulunan Karatepe Şehitliği, Umurlu'da bulunan Çayyüzü Şehitliği'ni ailecek ziyaret edelim. Bu geçmişi hatırlatalım. Büyük vazife büyüklere düşüyor. Şehit ve gazilerimizi rahmet ve minnetle anıyorum" dedi. (ARİF YILMAZOĞLU) 







 
Son Eklenen Haberler