/>

SON DAKİKA

"Yasalarımızda tarım planlaması yok"

27 Ağustos 2020, Perşembe 14:53

     


Buharkent Ziraat Odası Başkanı Naim Özdamar, tvDEN'de yayınlanan Emin Aydın'la Baş Başa programının konuğu oldu. Özdamar, Aydın çiftçisinin sorunlarını ve jeotermalde yaşanan sıkıntıları anlattı.

Kendisini tanıtan Naim Özdamar, "Motivasyon kaynağım bizi yetiştiren öğretmenler. En kariyerli öğretmenlerin elinde yetiştik. Bize hep hedef verdiler. Altyapımızı iyi doldurdular. Buharkent doğumluyum. Buharkent'te babam terzi, anne tarafı çiftçi olarak bir aileden gelmekteyim. Dedeler de mülki yöneticilik var. Ailede bir okuma hevesi gelişti. Ailemizin içerisinde 11-12 tane doktor var. Kendi çocuklarımızın içerisinde de doktorlar var. Tarımda sadece ben varım. Diğerlerin hepsi başka dallarda. Biz okul yıllarında yazmaya yöneldik. Şairliğimiz ortaokuldan geliyor. 10 sene kadar MHP Buharkent İlçe Başkanlığı yaptım. 80'li yıllarda Ülkücü Öğretmenler Derneği'nde yöneticilikler yaptım. Şu anda tarih üzerine çalışıyorum. Özellikle Anadolu Coğrafyası içerisindeki tarım konularını araştırıyoruz. Aydın İli Yörükleri kitabımızın sonuna geldik. Nazilli, Söke ve Ortakçı gibi nüfus tarihleri çalışmalarımız devam ediyor" dedi.

"KULLANILAN TEKNOLOJİ ÇOK GERİ"

Türkiye'de jeotermal santrallerde kullanılan teknolojinin geri olduğunu söyleyen Özdamar, "1967'de Buharkent'te kurulan jeotermal santralin bilimsel araştırması yapıldı. Çam ağaçlarının kabuklarındaki zehirlenmeye kadar indiler. Türkiye'deki kullandıkları teknoloji çok geri. 1904 yılında İtalyanların kullandığı teknolojinin bugün modernize edilmiş halini kullanıyorlar. Günümüzdeki modern teknoloji, yer altına jeneratör indiriliyor, her şey gizli. Vatandaş ne buhar görüyor, ne incir bahçelerine işgalini görüyor, hiç bir şey göremiyorsunuz. Santralin varlığından habersizsiniz. Artık modern olan bu. Türkiye'de içeriği dışarıdan geliyor, kaportası bizde yapılıyor. Geçen seçimlerde Aydın bölgesinde jeotermalin yoğun olduğu yerel yöneticilerin aldıkları sonuçlara bakalım. Halk tepkisi var. İnsanların yaşamıyla ilgili sonuçlar var. Çevre Koruma Etüt Raporu var. Çöplükler kaldırılacak, o bölgede hayvancılık yapılmayacak, bütün akaryakıt istasyonları kaldırılacak, inşaat ruhsatları iptal edilecek. Raporun içinde bunlar var. Biz Köyceğiz veya Fethiye'ye gideceğiz akaryakıt almaya. Köylü evinin deposuna 2 torba gübre koyamayacak. Bunlar yasak. Belediye başkanları bunun farkında değil. İnşaat, ev, dükkan ruhsatı veremeyeceksiniz. Jeotermalcilerin imha ettikleri incir bahçeleri çok büyük rakama hitap ediyor. Biz jeotermalin düşmanı değiliz. Tarım yaptığım araziye dokunmayın, atmosferimi kirletmeyin, yer altı suyumu kirletmeyin, sulama suları içerisine jeotermal atık karıştırmayın. Biz bunları diyoruz" dedi.

"JESDER İLE TARTIŞIRIM"

Jeotermal Elektrik Santral Yatırımcıları Derneği (JESDER) Başkanı Ufuk Şentürk'ün jeotermal ile ilgili tartışmaya açık olduğunu belirten Emin Aydın'ın sözüne cevap veren Naim Özdamar, "JESDER Başkanı Ufuk Şentürk ile bu konuyu tartışırım. Bizim insanımız gri renge alışmadı. Ya siyah, ya beyaz. Ya çok iyi ya da çok kötü diyoruz. Türkiye'de güneş enerjisi ve rüzgar enerjisine karşı çıkan kimseyi göremezsiniz. Biz tek şey istiyoruz. Doğamızı kirletmeyin" diye konuştu.

"KOOPERATİFLERİMİZ YETERLİ DEĞİL"

Aydın tarımını değerlendiren Özdamar, "Aydın'da doğru ve yanlış yaptığımız yerler. Aydın'da pamukçuluk, mısır ekimi, incir, hatta üzüm gibi çiftçimizin tarım altyapısı mevcut. Çiftçimizin tarım altyapısını örseleyen kahvede oluşan bazı anlayışları var. Geçmiş yıllarda devletimizin gönderdiği Ziraat teknisyenleri var. Aydın'da bir güvensizlik doğmuştur. Tarımın en önemli sorunlarının başında fiyat geliyor. Avrupa'da çiftçi, üzerinde üretim kooperatifleri, üretici birlikleri ve sendikalar var. Çiftçinin arasında kişi yoktur. Hemen karşısında tüketim kooperatifleri var. Üretim kooperatifinden, tüketim kooperatifine aktardıkları için orada gıda enflasyonu yaşamıyorlar. Bizdeyse çiftçiden, marketçi, pazarcı, komisyoncu, tüccar var. Kuru incir sezonunu açtık. İzmir'deki ihracatçı doğrudan üreticiden mal oluyor. Bu yanlış bir uygulama. Arada kooperatif olması lazım. Kooperatiflerimiz yeterli değil. Aydın'da 31 bin ton 2019'da taze incir ihraç ettik. Bu konuda lider ilçe Buharkent. Orada ilk incir 15 liraya çıkar, 5 gün geçer 2 buçuk liraya düşer. Ulusal konseylere düzen getirilmesi lazım. Sanayici olsun, üretici olsun ve tarafsız olsun konseyde. 3 kesimden insanlar olsun. Yasalarımızda tarım planlaması yok" dedi.

"BUHARKENT'TE SULAMA SORUNU VAR"

Buharkent tarımını değerlendiren Özdamar, "Bizim en büyük şikayetimiz komisyonculardan yana. Üretici mağdur oldu. Kuru incirin 20 lira üstüne çıkması lazım. 2 tane sütçülük kooperatifi Buharkent'te kapatıldı. Taze incir üretimde Türkiye lideri, 5 ürün de Aydın lideri. Dağlık kesimde 30 bin dekar arazimiz var. Yeni kurulan bir odayız 11. yılımızdayız. Örnek bahçeler oluşturduk. 90 dekar üzerinde ceviz bahçemiz var, 30 dekara yakın bağımız, incir bahçelerimiz var. Devlet teras yapmış. Bu terasların sahiplenilmesi lazım. Sulama sorunlarımız çok. Cindere kapalı sistem sulaması ihalesi yarıda kaldı. Feslek barajı temel etüdü yapıldığı halde devam etmedi. Aktaş göletimiz var yüzde 98'i bitti hala su tutma dönemine giremedi. Bunların çözülmesi gerekiyor. En büyük sıkıntı pazarlama. Denizli'yi sebzeyle biz besliyoruz. Yaklaşık 1 buçuk ton rezaki üzüm var. Bu üzüm yağmur dolayısıyla çatladı. Şuanda 50 kuruşa alınmıyor. Bizde oda olarak yükseltmeye çalışıyoruz. 85 kuruşa kadar yükselttik. Bunun 1 liraya geçmesi lazım" dedi.

"YUNANİSTAN'DA ÖĞRETMENLİK YAPTIM"

Yunanistan'da öğretmenlik yaptığını söyleyen Özdamar, "Yunanistan ile yapılan sözleşme ile 2 tarafta birbirine öğretmen gönderir. 5 yıl öğretmenlik yaptım Yunanistan'da. 120 bin nüfusluk bir azınlığımız var orada. Zor yıllardı. 1986-90 ve 1994-95 yılları arasında görev yaptım. Yunan toplumu 2 kesimdir. Devlet yanlıları ve sade vatandaş. Türkiye'den ucuz mal aldığı için Türkiye'ye sempati duyan bir kesim var. Yunanlıların hala benimseyemediği bizim gönderdiğimiz soy olarak Türk ve Hristiyanlar vardır. Orada birisi, "Şu memlekete geldik, şu gavurun lisanını hala öğrenemedik" dedi. Kendisini Türk, Yunanistan'ın yerlisini gavur gören bir anlayış var. Ancak devlet cephesine gelince durum çok farklı. Anasınıfın duvarında Türklere hakaret edecek, Türklere zalim ve kan döken birisi olarak gösterecek levhalar var. Düşman gösteriliyorlar. Bizim o zamanlarda peşimize sivil polis takarlardı. Yunanistan'a 2 yıl önce gittik. Orada tütün yasaklanıyor. Tütün ekimi kısıtlamaya gidilecek. Türk kesiminin geçim kaynağı bu. Orada ne ekilebilir diye araştırmaya gittik. Yine arkamızda bir polis aracı oldu. "Benim varlık nedenim Türk düşmanlığı" anlayışı var orada" dedi. (ARİF YILMAZOĞLU) 







 
Son Eklenen Haberler