SON DAKİKA

"Solak çocuğunuzu kabullenin"

12 Temmuz 2019, Cuma 11:01

     


tvDEN ekranlarında her Çarşamba yayınlanan, Dr. Betül Akçanal'la Elvan Yurttaş Uyar'ın sunduğu "Uzmanına Sor" programına konuk olan Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Sema Uz Hasırcı, çocuklarda kekemelik ve artikülasyon bozukluklarının nedenleri hakkında çeşitli açıklamalarda bulundu.

Hasırcı, kekemelik olarak adlandırılan sorunun, konuşma akışının çeşitli biçimlerde takılmaya uğrayarak akıcısız duruma gelmesiyle meydana geldiğini söyledi. Konuşma bozukluğundaki takılmanın çeşitli türlerinin olduğunu; bunların blok, tekrar ve uzatma olarak 3’e ayrıldığını dile getirdi. Bu sorunun çocuklarda 3 yaşa yakın bir zamanda başladığını vurguladı.

OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE HER YÜZ ÇOCUKTAN 5'İ KEKEME

Okul öncesi dönemde her 100 çocuktan 5'inin konuşmada takıldığını belirten Hasırcı şunları söyledi:

"Ama bu oranın yetişkinlikte yüzde 1 olduğunu görüyoruz. Buradan anlıyoruz ki konuşması sırasında takılan 5 çocuğun 4'ü spontane bir biçimde iyileşiyor ama bir tanesi takılmaya devam ediyor ve yetişkinlik hayatında da kekeme oluyor. Bu sorunla karşılaştığımız çocuğun takılma türlerine bakıyoruz. Sözcüğün tamamında bir tekrar söz konusu ise biz buna normal akıcısızlık diyoruz. Burada aslında çocuk düşünce akışını organize etmeye çalışıyor ve kendine zaman kazanmak adına aslında bu tekrarı yapıyor. Tekrarlanan parça küçük bir parça, hece, bazen de cümlenin de tamamı olabiliyor. Çocuğun kendini ifade edemediği anlarda duygularında bir kontrolsüzlük söz konusuysa kendini ifade edemediğini hissettiği için çeşitli hırçınlaşma ya da ağzını kapatma gibi davranışlar gösterebilir. Bu durum çocuğun kendiliğinden iyileşen 4 çocuktan biri değil , yetişkinlikte de kekemeliğe devam edeceğinin göstergesi olabilir.

“SABIRLI OLUN”

Tedavi sürecini aslında çocuğun yaş grubuna göre biçimlendiriyoruz. Okul öncesi dönem, ergenlik ve yetişkinlik diye 3 kategoride müdahale sürecini ele alıyoruz. Okul öncesi dönemde asıl hedeflediğimiz olay çevresel düzenlemeyi yapmak, çünkü ailenin içinde bulunduğu iletişim dinamikleri konuşmadaki akıcısızlıkların azalması değil maalesef artmasına neden olabiliyor. Çocuğun sözünü kesmek, çocuk takıldığında onun yerine onun söyleyeceği sözcüğü tahmin ederek çocuğa söylemek, çocuğun konuşmasını bitirmesini beklememek çocuğun konuşmadaki takılmalarını arttırabiliyor.

KEKEME BİREYLER DAHA MÜKEMMELİYETÇİ

Yapılan araştırmalara göre kekeme bireylerin mükemmeliyetçilik özellikleri kekeme olmayan bireylere göre daha fazla. Kekeme bireylerin okul öncesi dönemdeki halini de gözlemlediğimizde hata yapmaya karşı toleranslarının düşük olduğunu görmekteyiz. Bu tarz çocuklar hayatlarında sıfır hata istiyorlar.

“KORKAN ÇOCUK KEKEME OLMAZ”

Kekemelik korku ya da psikolojik etkenler nedeniyle olmaz, kekeme bireylerin nerobiyolojilerindeki farklılık, beyinlerinin yapısı ve işleyişlerinde bazı farklılıklar bulunmakta. Ek olarak da ailede genetik öykü varsa kekemeliği kolaylaştırabiliyor. Genetik öyküde, anne ve annenin akrabalarında kekeme olan bireylerin olması durumunun çocuğun da kekeme olması durumunu arttırır. Bu konuda çok dikkatli olunması gerekmektedir. Fakat korkan ya da psikolojik sorun yaşayan çocuk kekeme olmaz.

“SOLAK ÇOCUĞUNUZU KABULLENİN”

Solak çocuğunuzu kabullenin. Bu durumu kabullenmeyip, zorlamayla değiştirmeye çalıştığınızda çocuğunuz kekeme olabilir. Eğer çocuğunuz solaksa beynin konuşma merkezi de sol tarafta olacaktır ve çocuğun sağ elini kullanmaya zorlanması konuşma merkezinde değişiklik yaratacak ve bu da dengesizliğe yol açacaktır. Çocuk sağ elini kullanıyorsa böyle kalması ,solaksa solak kalması önemlidir. Ama biz bu yapıya dışarıdan müdahale edersek kendi içerisinde bir denge oluşturarak asıl dengeyi bozacaktır. Kekeme olma riskini de arttıracaktır.

ARTİKÜLASYON BOZUKLUĞU

Artikülasyon bozukluğu dediğimiz sorun, çocuğun -k -t -g gibi seslerin doğru artiküle edilememesi durumudur. Bu karşıya anlaşılırlık sorunu olarak yansır. Fenolojik sorunu olan çocuklar ise örneğin tuş ve kuş sözcükleri arasındaki farkı anlayamaz. Biz buradan çocuğun -k ve -t harfleri arasında fark göremediğini gözlemlemiş oluruz. Çocuk tuş kelimesi söylendiğinde tuşu gösterir ancak ağızdaki fiziksel yapılar ya yanlış öğrenme ya da farklı sebeplerden dolayı gereken gibi işleyemez ve çocuk bu motor süreci gerçekleştiremediği için hatalı sözcük üretir. 3 yaşındaki bir çocuğun yüzde yetmiş oranında, 4 yaşındaki bir çocuğun yüzde 80 oranında, 5 yaşındaki çocuğun yüzde 90 oranında anlaşılır olmasını bekliyoruz." (SEDA AY)







 
Son Eklenen Haberler