SON DAKİKA

“Bu proje var, hala geçerli”

17 Mart 2021, Çarşamba 10:10

     


Aydın Eski Belediye Başkanı Hüseyin Aksu, “2000 yılı rahmetli Mesut Yılmaz’a Türkiye’nin Ulaşım Master Planını götürdük. O tarihlerde yaptığımız araştırmalarda 72 bin kilometre ortasından raylı sistem geçen ve iki tarafı otoban olan bir ulaşım sistemi. Türkiye’nin bütün yolları bu sistem olacak. İster tren, ister otobanla hızlı bir şekilde gidebileceksiniz. Bu proje var, hala geçerli” dedi.

Aydın Eski Belediye Başkanı Hüseyin Aksu, tvDEN ekranlarında hafta içi her gün yayınlanan Gazeteci Emin Aydın’ın hazırlayıp sunduğu Emin Aydın’la Baş Başa’nın konuğu oldu. Aksu, sistem analizinin önemli olduğuna değinerek, her şeyi dikkate alarak tasarım ve planlamaların yapılması gerektiğini belirtti.

“TÜRKİYE’DE İNŞAAT SEKTÖRÜ KÖTÜ BİR İMAJA SAHİP”

Türkiye’de inşaat sektörünün kötü bir imaja sahip olduğunu söyleyen Aksu, “Türkiye’de iş hayatı özellikle inşaat sektörü, müteahhitlik sektörü ciddi bir kötü imaja sahip. Özellikle 1960 ve 1970’li yıllardan bahsediyoruz. Müteahhitlerin tamamına toplum hırsız gözüyle bakıyor. Biz müteahhit olduk, herkes hırsız gözüyle bakmaya başladı. Biz dünyanın en ileri inşaat teknolojilerini kullanmak için çıktık ve kullandık. Çok başarılı inşaatlar da yaptık. Türkiye’ye ilk hazır betonu getirdik. Efekent şantiyesinde hazır beton kullandık. Türkiye ondan aşağı yukarı 10 sene sonra hazır betona geçti. Çelik kapılar kullandık. Buna rağmen hırsız gözüyle bakıyorlar. Turgut Özal döneminde toplu konut kanunu yazdık. Toplu konut idaresine başdanışman olduk. Bürokratın da bir kimliği var, rüşvetçi. Türkiye’de nereye giderseniz gidin, kimlikte sorun var. İş adamı hırsız, bürokrat rüşvetçi dedik, bir siyaset kaldı. Masanın dördüncü tarafı hizmetin de en etkili yeri. En fazla mücadele verilmesi gereken tarafıdır. Oraya girdik, orası ise bin betermiş. Orada bilgisizlik, üç kâğıtçılık her türlü suç var. Siyasetçinin kimliği en bozuk olanıymış. Dolayısıyla ben bir insanın yaşamında yer alabileceği masanın önemli olan dört tarafının hepsinde ciddi çalışmalar yaptım. Akademisyen, bürokrat, iş adamı ve nihayet siyasetçi olarak. Hangi kimliğimi kullanacağımı bende şaşırıyorum. Tabi siyasetçi kimliği öne çıkıyor” dedi.

“BENİM MESLEĞİM SİSTEM ANALİSTİ’DİR”

Akademik kimliğini siyaset ve bürokrasiyle bütünleştirerek hareket ettiğini dile getiren Aksu, “Akademik kimliğimi bürokrasiyle, siyasetle bütünleştirerek hareket ettim. Benim mesleğimi de tartışmışızdır. Benim asıl mesleğim sistem analisti dediğimiz, yani bugün bilgi çağında bir sistemi alıp, incelemek, sistem analizi dediğimiz olayı yapmaktır. Dünyanın sık sık rektifiye olması lazım, dünya yoruluyor. Buna reform diyoruz, yeniden yapılanma diyoruz. Hatta devrim diyoruz. Bu sistemi analiz eden meslek, en yakın olduğu branş bilgi çağı, bilgi dünyası ve sektörüdür. Bilişim sektöründe aptal bir makine var elimizde. Ona öğreteceksiniz, öğretmeniz için de bu sistemi kafanızda çözmeniz lazım. Komutları siz vereceksiniz. O komutları verirken, neyi nereye oturtacağınızı o sistemde çözemezseniz programlayamazsınız. Yapay zekâ birden doğmadı. Yapay zekâyı insan beyni programlıyor. Dolayısıyla mesleki konuda da aynen unvan konusunda olduğu gibi, ciddi bir kargaşa yaşıyorum. Benim saldıranlara karşı ifadem ve savunmam şu, benim mesleğim sistemi analiz etmek, oradan hatalı yerlerini bulup ortaya çıkarıp birleştirmektir” diye konuştu.

“MAKRO DÜZEYDEKİ PLANLAMALARIN BİR ÜLKEYE GETİRİLERİNİ TAHMİN BİLE EDEMEZSİNİZ”

Aksu, “Makro düzeydeki planlamanın bir ülkeye hatta insanlığa neler getirebileceğini tahmin bile edemezsiniz. Mikro düzeyde yapılan hataları da bir birey olarak meslekten olmasanız da herkes görebiliyor. Bu kadar açık. Bakın söylüyorum, 2000 yılı rahmetli Mesut Yılmaz’a Türkiye’nin Ulaşım Master Planını götürdük. O tarihlerde yaptığımız araştırmalarda 72 bin kilometre ortasından raylı sistem geçen ve iki tarafı otoban olan bir ulaşım sistemi. Türkiye’nin bütün yolları bu sistem olacak. İster tren, ister otobanla hızlı bir şekilde gidebileceksiniz. Yol dediğiniz bir mekân, bir arazi parçası. Bunu demiryolu için kullanalım, kara yolu içinde kullanalım ama orada güneş varsa güneş kollektörlü enerji üretelim. Sadece kenarlardaki yedek alanlarda değil, üstünü kapatalım. O proje var, hala geçerli. Yavaş yavaşta dünya ona doğru dönüyor. Bütün trenler elektrikli olsun, bütün tırlar elektrikli olsun, bütün araçlar elektrikli olsun. Bu 72 bin kilometre otoban entegre yol ağının üzerini aşağı yukarı 140 metrelik bir genişlik var. 72 bin çarpı 140 metrelik bir alan var. Türkiye’de en az bunun yarısı verimli biçimde güneş enerjisi için kullanılabiliyor. Kentlerin içinden geçenleri de arsa olarak kullanıyorsunuz. Enlemesine futbol sahası sığıyor. Bunların hepsinin hesaplarını yaptık, tam 21 sene olmuş. Ortaya oyduk, bize başbakanın sorduğu ise bu kaça çıkacak? Efendim dedim, bu parayla yapılmayacak. Bunu yap-işlet, devret şeklinde bölüm bölüm iki kişi arasında bir yatırımcıya vereceğiz. Çok büyük kökten yatırımcılara vermeyelim. İki kişi arasında verelim, 20-30 yıllık kullanma hakkına karşılık bunları inşa etsinler. O otobanların üstünün 72 bin kilometrenin 38 bin kilometresinin üstü kapatıldığında Türkiye’ye aşağı yukarı o gün ürettiği enerji 28 GWAT’tı. Bu surette 160 GWAT olacak. 20 sene sonra Türkiye’nin enerjisi hala 100 GWAT’a ancak yaklaştı. 160 GWAT elektrik enerjisi üretiyor. Bu ürettiği elektrik enerjisi de yolun içerisinde. Yolun içerisinde elektriği kullanan araçlar, trenler var. Bunu yapsa bu ülke kalkınmaz mı?” ifadelerini kullandı. (AYHAN BOĞATARAN)







 
Son Eklenen Haberler