Yarım asırlık makasın hikayesi

1 Kasım 2025, Cumartesi 19:34

     


Aydın’ın Nazilli ilçesinde yarım asrı aşkın süredir aynı dükkânda terzilik yapan Hüseyin Özdemir, mesleğine 1970 yılında çırak olarak başlamış. Bugün hâlâ aynı sokakta, aynı tezgâhın başında. “Anamdan doğduğumdan beri çalışırım” diyor. “Kazancımız eskisi gibi değil ama işimizi sürdürmek, nefes almak gibi bizim için.”

56 YILLIK EMEK: “O ZAMANLAR YENİ İŞLER OLUYORDU”

Nazilli’nin dar sokaklarında, dikiş makinelerinin tıkırtısına karışan sessiz bir mücadele sürüyor. Hüseyin Özdemir, 1970 yılında başladığı terzilik mesleğini 56 yıldır aralıksız sürdürüyor.

“Bu dükkânı 1978’in 10. ayında açtım,” diyor Özdemir. “O zamanlar yeni elbiseler dikilirdi, şimdi genelde tamirat yapıyoruz. Gençler artık diktirmiyor, hazır giyime yöneldi.”

Dükkânında bugün ağırlıklı olarak pantolon kısaltma, daraltma, fermuar değişimi gibi işlerle uğraşıyor. “Eskiden takım elbise, gömlek, pijama diker, sabaha kadar çalışırdık,” diye hatırlıyor. “Şimdi işler bıçak gibi kesildi.”

“BENİ KİMSE YÖNLENDİRMEDİ, KENDİ İSTEĞİMLE BAŞLADIM”

Bozdoğan doğumlu olan Hüseyin Özdemir, mesleğe nasıl başladığını anlatırken gözleri yılların gerisine gidiyor:

“Bizim orada dört sanat vardı: semerci, demirci, berber ve terzi. Kimse beni teşvik etmedi. Ben terziliği seçtim. Babam istemedi ama amca oğlumla gidip ustayla konuştuk, başladık. O gün bugündür bu mesleğin içindeyim.”

Nazilli’ye 1971 yılında geldiğini söyleyen Özdemir, “O günden beri buradayım. Bu şehirle, bu dükkânla birlikte yaşlandım,” diyor.

“24 YILDIR ÇIRAK YOK”

Geçmişte çırak yetiştirmenin ustalık gururu olduğunu anlatan Hüseyin Özdemir, 2001 yılından bu yana dükkânına hiç çırak girmediğini söylüyor:

“Son çalıştırdığım çocuk 2001’in Temmuz ayında işi bıraktı. 24 yıldır gelen olmadı. Kapıya ‘çırak aranıyor’ diye yazdım, ama Nazillili gençlerden kimse gelmedi. Gelenler doğudan geldi, onlar da hemen ‘kaç para vereceksin’ diye soruyor. Bu iş amelelik değil, sanat. Ben üç buçuk sene para almadan çalıştım öğrenmek için.”

Bugünün gençlerinin sabırsız olduğuna değiniyor: “Artık kimse zahmete girmek istemiyor. Biz iğneye parmak batırarak öğrendik, şimdi herkes hemen para istiyor.”

“ESKİDEN PARA KAZANIYORDUK, ŞİMDİ KARNIMIZ ZOR DOYUYOR”

Özdemir, mesleğin ekonomik yönünü anlatırken iç çekiyor:

“Zamanında daha iyi para kazanıyorduk. Şimdi karnımızı zor doyuruyoruz. Ama ben sigara içmem, kahveye gitmem. Hastalıktan uzak kalmak için çalışmaya devam ederim. Kâr etmişim, zarar etmişim fark etmez.”

Yılların emeğini taşıyan ellerini gösteriyor: “Bu makas, bu iğne benim yoldaşım. Gün gelir param biter ama çalışmak bitmez.”

“ÇOCUKLARIM TERZİ OLMASIN İSTEDİM”

İki çocuğu olduğunu söyleyen Hüseyin Özdemir, onların bu mesleğe yönelmesini istememiş:

“Ben istemedim terzilik yapmalarını. Onlar gireceği zaman zaten çıraklık bitmişti. Artık bu işten geçinmek zor. O yüzden başka yollara yöneldiler.”

“BU DÜKKÂN ÇOK ŞEY GÖRDÜ”

“Bu dükkân takım elbiseler gördü, gömlekler, yelekler, pijamalar gördü,” diyor. “Ama en çok da emeği gördü. Her ipliğinde bir anı var. O anılarla birlikte yaşlanıyorum.” 


HABER VİDEOLARI






 
Son Eklenen Haberler