SON DAKİKA

“Menderes’in ismiyle oy kazanma mücadelesi içindeler”

3 Şubat 2021, Çarşamba 15:03

     


Aydın’ın duayen siyasetçilerinden ve Diş Hekimi Zafer Galip Keçelioğlu, “Aydın’da partiler hala daha Adnan Menderes’in ismiyle kendilerine oy kazanma mücadelesi içindeler. Kimisi kalkıyor Adnan Menderes’e müze yapıyor, kimisi kalkıyor Adnan Menderes’in yaşamış olduğu Çakırbeyli’yi ihya ediyor” diye konuştu” dedi.

(FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYIN)

Diş Hekimi Zafer Galip Keçelioğlu, tvDEN ekranlarında hafta içi her gün yayınlanan Gazeteci Emin Aydın’ın hazırlayıp sunduğu Emin Aydın’la Baş Başa’nın konuğu oldu. Keçelioğlu, Aydın’daki siyasilerin Adnan Menderes’in ismiyle siyaset yaparak oy kazanmaya çalıştığını söyledi.

“TÜRKİYE’DEKİ YAPILAN İHTİLALLER DEMOKRASİYE ARA VERMEMİZE NEDEN OLDU”

Türkiye’de geçmiş yıllarda yapılan ihtilallerin demokrasiyi durdurduğunu ifade eden Keçelioğlu, “Aydın’daki siyaset baktığınız zaman Türkiye’nin genel siyaset aynasıdır. Bizim demokrasimizin 1950 yılında çok partili siyasi hayata geçmesinden sonra belli istikrar dönemleri yaşanmış, ancak Türkiye’de silahla yapılan ihtilaller demokrasiye ara vermemize sebep olmuş. Yapılan askeri müdahalelerden sonra özellikle bu müdahaleler mutlaka mevcut iktidarın aleyhine yapılmış. Mevcut iktidar sahipleri ve onun başındaki Cumhurbaşkanı, Başbakanlar cezaevlerine atılmış. Dolayısıyla oturmuş olan siyasi kadrolar parçalanmış. İhtilalden sonra yeniden demokrasi hayatına dönüldüğünde bu siyasi kadrolar yeniden teşekkül etmiş. Demokrat Parti’de bunun en büyük emsallerinden bir tanesidir” dedi.

“1999 SEÇİMLERİNDE KİMSEDEN YARDIM ALMADAN TÜM MASRAFLARIMI KENDİM ÖDEDİM”

Keçelioğlu, “Süleyman Demirel’in Cumhurbaşkanlığına gitmesinden sonra Tansu Çiller’in Genel Başkan olması partide birtakım değişim rüzgârları estirdi. Demirel ile Çiller’in arası belirli bir zaman sonra açıldı. Halef selef kavgaları oldu, Demirel kendi kadrolarının tasfiye edilmesine göz yummadı. 1997’ye geldik, 1997’de Refah Partisi ile kurulmuş olan koalisyona 28 Şubat olayları karıştı. Türkiye devamlı vesayetin karıştırdığı ve siyasetinde bir türlü oturmadığı bir noktada yürüyüp geldi. 1997 seçimlerinde Çiller’in Başbakanlıktan gitmesinden sonra kurulan hükümette Çiller ve Mesut Yılmaz kendilerinin yüz milletvekili olmasına rağmen 60 tane milletvekili olan Ecevit’i Başbakan yaptılar. Başbakan Ecevit temiz insandı dürüst bir insandı ama dış devletler tarafından desteklenmedi. Dolayısıyla Türkiye birtakım ekonomik dar boğazların içerisine girdi. Ardından Süleyman Demirel Demokrat Türkiye Partisi diye bir parti kurdu. Bunlar hep seçilenlerin koltuklarını muhafaza edilmesi için çalıştıkları bireysel hırslarıdır. 1999 yılında ben, rahmetli Cevat Aldemir ve Soner Çetin belediye başkan adaylığı için aday olduk. Cevat abi büyüğümüz bizim, ben kendisine gidip ‘Abi ben aday oluyorum’ dedim, ‘tamam Galip seni destekliyorum ama Ankara boş durmaz, seni rahatsız edecek bir aday çıkarırlar’ dedi. Bir milletvekilimiz yeraltından Cevat abinin fikrini değiştirdi. Cevat abi muayeneye geldi ve ‘sana verdiğim sözden rücu ediyorum çünkü kendim aday oluyorum’ dedi. O aralarda da partiyi karıştıranlar var. Daha sonra bir ön seçim yapıldı. Ön seçimde ben 178 oy aldım, Cevat abi 140 oy aldı, Soner Çetin’de 162 oy aldı. Biz tabi o seçime girdik, parti bölünmüş, İsmet abi Aydın’da Demokratik Türkiye Partisinin milletvekili adayı olarak çıkmış. Bu seçimin en büyük özelliği de yerel ve genel seçimlerin bir arada yapılmış olmasıydı. Halktan bana gelen, ‘Galip Bey sende istifa et çıkma bundan sonra’ gibi söylemler geldi. Ben başladığım bir işi belli bir noktaya getirmişim, yarım bırakmak istemem dedim, sonu ne olursa olsun son güne kadar ben umudumu kaybetmeyeceğim dedim. Bu arada istifa eden il ve ilçe yönetimlerinin yerine tamamen bana muhalif yönetimler tayin edildi. Yerel merkez bir kuruş yardım yapmadı bana her türlü masrafımı hiç çekinmeden, gocunmadan kendim yaptım” dedi.

“AYDIN’DA PARTİLER ADNAN MENDERES’İN İSMİYLE KENDİLERİNE OY KAZANMA MÜCADELESİ İÇİNDELER”

Aydın’daki siyasi partilerin Adnan Menderes’in adıyla oy kazanma peşinde olduklarını dile getiren Keçelioğlu, “Aydın’daki 1999 Mahalli Seçimleri, Türkiye’de zaman zaman belki hatıra olarak yayınlanacak olaylara sahne olmuş bir seçimdi. Bizim yarışa girdiğimiz Hüseyin Bey oda çok sert davranışlar içerisinde oldu. Bu arada bizim bazı arkadaşlarımız ile onun taraftarları bir kahvehanede silahlı kavgaya girdiler. Hüseyin Bey bunu belediye başkanına suikast düzenlendi gibi televizyonunda lanse etti buradan prim falan kazandı. Her şey bizim aleyhimizeydi ve o neticelerle ama biz yüzümüzün akıyla çıktık. Bizim 8 milletvekilimiz 8 bin oy, ben ise 17 bin oy aldım. Hüseyin Bey 14 bin ANAP oyunu 25 bine çıkardı ve seçimi kazandı tabi. Bizden giden oylar oldu, tabi parçalanmış bir vaziyette seçime girdik çıktık ama partinin düşüşü devam etti. 1999 seçimlerinde bir tane milletvekili seçildi Aydın’da Doğru Yol Partisi’nden. Aydın’da partiler hala daha Adnan Menderes’in ismiyle kendilerine oy kazanma mücadelesi içindeler. Kimisi kalkıyor Adnan Menderes’e müze yapıyor, kimisi kalkıyor Adnan Menderes’in adıyla yaşamış olduğu Çakırbeyli’yi ihya ediyor” diye konuştu.

“İNSANLAR BELİRLİ BİR OLGUNLUĞA ERİŞMEDEN POLİTİKAYA ATILMAMALILAR”

Politikada tecrübenin önemine dikkat çeken Keçelioğlu, “Ben şahsen insanların belli bir olgunluğa gelmeden politikaya atılmalarını eleştiriyorum. Yani şimdi seçilme yaşını 25’e indirdiler. Yirmi beş yaşındaki bir insan liseyi, üniversiteyi okur askerliğini yapar ne zaman hayat tecrübesi kazanır. Ne zaman kendini yetiştirir? Hangi konuda bir araştırma yaptı ki siz onu milletvekili seçerek bilgisini, tecrübesini devlet idaresine katmak istiyorsunuz. Bu çok yanlış bir uygulama. İnsanlar belirli bir olgunluğa gelmeden kesinlikle otuz, otuz beş yaşından önce milletvekili seçilmemelidir. Yani milletvekilliğine aday olan bir insanın bence belli bir hedefinin olması lazım” dedi.

“1987 SENESİNE KADAR DİŞ HEKİMLİĞİ DİYE AYRICALIKLI BİR MESLEK GRUBU YOKTU”

Diş hekimliğinin 1987 yılından sonra ayrıcalıklı bir meslek gruba haline geldiğini vurgulayan Keçelioğlu, “1987 senesine kadar Diş Hekimliği diye ayrıcalıklı bir meslek grubu yoktu. Bizim Profesör bir hocamız vardı onun girişimiyle Diş Hekimliği Odaları, Tabip Odaları’ndan ayrıldı. Eskiden beş kişilik Tabip Odaları yönetiminde bir tane diş hekimi olurdu öyle temsil edilirdik biz. Ayrı bir oda şeklinde kuruldu fakat bu odaların kuruluşları maalesef daima hükümete karşı siyasal görüşteki insanlardan kuruldu. Mesela ben Aydın’da ilk Diş Hekimleri Odaları kuruluşunda yönetimdeydim. Odayı temsilen Ankara’ya gittik. Orada Anavatan Partisinin düzenlediği bir sağlık yasa tasarısı vardı. Tasarı meclisten geçmemiş, tasarının yönetmelikleri yok, tasarının birtakım uygulama prensipleri de yok hemen kalktık Veterinerler Odası, Diş Hekimleri Odası ve Tabipler Odası Ankara’da biz bu kanuna karşıyız dediler. Neyine karşısınız? daha ortada bir şey yok. Bunlar bilindiği için hükümetin Sağlık Bakanlığı bizim meslek kuruluşumuzu daima böyle karşıda bir vaziyette gördü. Mesela devletten emekli olan diş hekimlerine 7 bin lira emekli maaşı veriyorlar, ben sigortadan emekliyim 3 bin 800 liraya maaş alıyorum. Türkiye’de toplasanız BAĞ-KUR’dan ve sigortadan emekli olan 3-4 bin tane anca hekim vardır. Yani bu hükümet niye bizi ayırıyor da bize bu bin 500 lira verdiği zammı vermiyor. Odalarımız niye buna suskun kalıyorlar” ifadelerini kullandı. (AYHAN BOĞAARAN)


HABER VİDEOLARI






 
Son Eklenen Haberler