SON DAKİKA

“Kamu yöneticileri liyakat sahibi ve adil olmalı”

15 Aralık 2020, Salı 08:57

     


Türk Büro-Sen Aydın Şube Başkanı Mehmet Kamil Taşkır, tvDEN ekranlarında her pazartesi yayınlanan '5G1K' programının konuğu oldu. Taşkır, Devlet yönetiminin liyakat sahibi adil insanlardan oluşması gerektiğini belirtti.

(FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYIN)

"MEHMET KAMİL TAŞKIR KİMDİR?"

Mehmet Kamil Taşkır Kimdir? Sorusuna Taşkır, “1963 Kilis doğumluyum,1994 yılında İstanbul’dan Aydın’a tayin oldum. O tarihten bu yana burada kamu görevlisi olarak çalışmaktayım. Aynı zamanda 1994 yılında geldiğimde İstanbul’da üyesi olduğum sendikanın da burada herhangi bir aktivitesinin olmadığını, şubesinin bulunmadığını tespit etmiştim. Akabinde 6 aylık gibi kısa bir süre içerisinde Aydın’da Türk Büro-Sen’in şube olarak kuruluşunu gerçekleştirdik. Rahmetli Abdülhamit Özcan bizim kurucu üyelerimizdendi. Kurucu dokuz kişilik üyelerimiz arasında yer alıyordu. Allah mekânını cennet eylesin ailesine sabır versin. Aydın’a hem kamu hizmeti olarak hem de siyasi platformda çeşitli katkılar sağlamış bir arkadaşımız” dedi.

“SENDİKALAR 1994-1995’Lİ YILLARDA YASAL BİR ZEMİN ÜZERİNDE DEĞİLDİ”

Taşkır, “Sendikalar, 1994-1995’li yıllarda yasal bir zemin üzerinde değildi. 2001 yılına kadar da bu süreç böyle devam etti. Bu dönemde yasa gündeme geldi, sendikalar büyük mücadeleler verdi. Hala tamamlanamamış eksiklikler var, o dönem de daha eksiklikler vardı. Neticede kanunun çıkması bizim için önemliydi yasal zemin üzerinde hareket edebilmek çok önemliydi. Kamu alanını farklı siyasi gözlemlerle yöneten farklı eğilimler içerisinde olan kişilerde, neticede bu yasal boşluk olan alanda kendilerine göre bir yol çizmeye çalışıyorlardı. Kanun çıkınca herkes ister istemez yasalar kapsamında sendikalı olma hürriyetini elde etmiş oldu. Önce bir Başbakanlık genelgesi ve Avrupa İnsan Hakları sözleşmesiyle sendikalar kurulmuş üyelikleri devam ediyordu ama Türkiye’de yerel kanunlarda bir düzenleme gerekiyordu. Biz de Anayasa’nın 90.maddesini kendimize bir yol gördük o dönemlerde. Ardından 4688 sayılı yasa kanunlaştı ve bu süreç hiç de kolay olmadı aslında. Bize meydanları gösteren siyasetçiler de oldu. Biz Büro-Sen olarak bu ülkenin önemli çizgilerini üstlenmiş bir kuruluşuz. Kamu-Sen çeşitli ilkeler etrafında birleşen insanlar tarafından kurulmuş bir sendika. Bizim ilkemiz önce ülkemiz diyoruz. Bu ülke olmazsa, kamu düzeni olmazsa bizim memuriyetimiz de olmaz. Türk Büro-Sen hizmet kolu olarak diğer sendikaların içerisinde en geniş alana sahip olanıdır. Yani çalışma alanı olarak Sosyal Güvenlik Kurumundan tutun Maliyesi, Adliyesi, Emniyet teşkilatındaki sivil personel, askeriyedeki sivil personeller, nüfus, Kaymakamlıklar, Valilikler başta olmak üzere taşra teşkilatı ve merkez teşkilatı olan birimlerimizde var. Büro kolu yelpaze açısından çok farklı kurumlar ve her birinin kuruluş kanunları çok farklı. Bunların hepsi de Türk Büro-Sen’de eğer yöneticiyseniz bu kanunlarla ilgili, çalışanlarla ilgili kanunların tamamını bilmek zorundasınız. Türk Büro-Sen 2019 yılında Türkiye’de en çok üye kaydeden sendika unvanını da aldı” açıklamasını yaptı.

“KAMU YÖNETİCİLERİ LİYAKATLİ VE ADİL OLMALI”

Sendikalara olan rağbetin, olumsuz sendikacılık faaliyeti yürütenler yüzünden insanlarda bazı soğumalara sebep olduğunu belirten Taşkır, “Kamu da yönetici liyakati çok önemli. Eğer bir yönetici, bir sendikacının iki dudağının arasında hareket etme durumuna düşmüşse, o zaman o devlete değil sendikaya çalışıyordur. Kanun ilk çıktığında il müdürlerinden yukarıya doğru bu ünvanlı kadroları taşıyanlar sendika üyesi olamazlardı. Bu çok önemliydi aslında, çünkü o idareci tarafsız olduğu zaman her sendikanın üyesine eşit gözle bakabiliyordu. Kamu düzeni, kamu idaresiyle yapılır. Bir sendika tarafından atanmış veya görevlendirilmiş imtiyazlandırılmış kişiler ister istemez belirli kesimlere de tavizler vermek zorunda kalır. Vatandaşlarımızın tarafsız bir hizmet alabilmeleri için adil insanların yönetici olması lazım. O insanların da liyakatli olması lazım. Bir yönetici hangi kuruma geliyorsa gelsin o kurumun tozunu yutması lazım. Bizim hizmet alanımız büro hizmet kolu olarak çok farklı alanlar olduğu için çok fazla vatandaşla yüz yüze olan kurumlarda bizim hizmet kolumuzda” diye konuştu.

“PANDEMİDE ÇALIŞMA SAATLERİNDE KOORDİNASYON SAĞLANMADI”

Pandemi sürecinin Büro-Sen’deki etkilerine değinen Taşkır, “İlk dönem o kadar yoğun bir şekilde görmüyorduk etrafımızda ama gün geçtikçe baktığımızda çember git gide daralmaya başladı. İnsanlar arasında yoğunlaştı, kendi çalıştığımız iş yerlerinde hizmet alanımızdaki kurumlarda çalışan arkadaşlarımızda pozitif vakalar olduğunu gördük. Gün geçtikçe bu artış başladı ve yoğunlaştı. Cumhurbaşkanlığı çalışma saatleriyle ilgili genelge yayınladı, ancak kamu kurumlarında çalışma saatlerinde farklılıklar görüldü. Valilikler, Cumhurbaşkanlığı genelgesiyle ilgili büyün kamu kurumlarına bildirimde bulundu ama bazı kuruluşlar bakanlıklar aracılığıyla özel durumlarını bahane ederek saatlerin değiştirilmesi konusunda talepte bulundular. İçişleri Bakanlığı tarafından Valiliklere bu kurumlar çalışsın denildi. İnsan sağlığı ayrımı yapılmaz. Bir süreç yaşıyoruz bu süreçte topyekûn mücadele gerekiyor” ifadelerini kullandı.

“DEVLET İDARESİNİN DEVLETİ KONTROLÜNDE OLMASI GEREKİYOR”

Devlet yönetiminin yine devletin kendisinde olması gerektiğini vurgulayan Taşkır, “Devlet olarak siz ipleri birilerinin eline bıraktığınız zaman o at küheylan da olsa birisi dizginini bir tarafa çevirir, götürür. Dolayısıyla o küheylana iyi bir binicinin binmesi lazım. Onu da devlet idaresi kullanması lazım. Kontrolden çıkmaması için devlet kontrolünde olması gerekiyor. Birilerine giderse ya gider duvara toslar ya da bir takım grupların eline düşer. O kurumlarda yavaş yavaş çürümeye başlar. 15 Temmuz çok zoraki gelişen olaylar, biz bu konuları daha önce defalarca dile getirdik. Kamu idaresine farklı eğilimli kişilere müdahale edilmeli, bunlar temizlenmeli diye söylediğimiz zaman, biz kötü olduk. Kamudaki malum sendika tarafından bizler Ergenekonculuk ile suçlandık. Allah’tan Ergenekoncu dediler, Fetöcü deselerdi ne yapardık. Ben devletime sahip çıkmışsam ne diyeceklerse desinler, ben devletim için varım, vatandaşım için varım, varsın bana Ergenekoncu desinler, hiç gocunmuyorum. Allah’tan devletime zarar veren biri dememişler. Bazı kurumlarda kendini birilerine borçlu hisseden idareciler var. Dolayısıyla borcunu da o şekilde ödemeye çalışıyor. Adil olan amirlerimiz, müdürlerimiz ve yöneticilerimiz var. Onlara hiçbir sözüm yok, tenzih ediyorum onları, bu konunun dışında ama maalesef bu şekilde davranan idarecilerde var. Eğer bir kişi emeğiyle makama gelmişse alnı açıktır. Birisi bir koltuğa birilerinin itelemesiyle, uygunsuz yöntemlerle getirilmişse o kişi onu oraya getirene muhtaçtır. Her şeyin başı liyakat, liyakatli olan kişi en alt kadrodan en üst kadroya kadar yaptığı her işi düzgün yapar. Devlete de millete de iyi ve kaliteli hizmet eder. Bizim arkadaşlarımız çeşitli unvanları kazanabilmek için sınavlara giriyor, bazıları da çıkıp diyor ki, ‘ancak bize gelip üye olursan bu sınavı kazanabilirsin’. Arkadaşlarımız gelip diyor ki ‘ben ne yapacağım?’ Ben de onlara hep şunu söylüyorum, emeğinizi kimseye çaldırtmayın, siz yazılı sınavlardan iyi notlar alın, biz kamu sen olarak bunun mücadelesini veririz. Biz bu sınavlar için kendi web sitemizden görüntülü eğitimler veriyoruz. Bizim tek bir sözümüz var oda adil olsunlar, taraf olmasınlar. Onuruyla duran insan hiçbir zaman bertaraf olmaz. Çalışan arkadaşlarımıza da söylüyorum, hiç kimseden korkmasınlar, kimse kimsenin ekmeğini vermiyor” açıklamasını yaptı. (AYHAN BOĞATARAN) 


HABER VİDEOLARI






 
Son Eklenen Haberler